“İçkinin haram kılınmasının hikmetleri nelerdir?
İçki içen namaz kılabilir mi? İçki içtikten sonra kırk gün namaz kılınmaz
deniyor, doğru mu?”
Azı
veya çoğu sarhoşluk veren her içecek dinimizde içki diye adlandırılmaktadır ve
her tür içkinin azı da, çoğu da haramdır. İçkiyi haram kılan âyet, bunun
gerekçesini de, hikmetini de açıklamıştır: “Ey İman edenler! İçki, kumar, putlar
ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir. Bunlardan kaçının ki, saadete
eresiniz. Şüphesiz şeytan, içki ve kumar yüzünden aranıza düşmanlık ve kin
sokmak ve sizi Allah’ı anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Artık
bunlardan vazgeçersiniz değil mi?” 1
Bu âyette geçen hikmetleri kısaca açmak gerekirse:
İçkinin ruh üzerindeki zararları: Zihin, dikkat, şuur ve irade üzerinde
korkunç dağınıklıklara sebep olur. Şiddetli ümitsizlik ve karamsarlık doğurur.
Dikkat, şuur ve iradenin zayıflamasıyla kavgalara, cinayetlere, aile
geçimsizliklerine, nice yuvaların yıkılmasına, nice dostlukların bozulmasına,
nice acı trafik kazalarına ve nice asayişi ihlâl edici fiillere sebep olur.
İçki, fertte ve toplumun bünyesinde, sosyal ve iktisâdî hayatta kapanmaz
yaralar açar, acı felâketler doğurur. Aile nafakasını içkiye verenler, faydasız
ve boş yere harcama yaparak israf etmiş olmakla beraber, aile ve çocuklarının
hakkını da yemiş olmaktadır.
İçkinin sağlık açısından zararları ise:
İçki; sinir sisteminde, beyin damarlarında, omurilik ve çevre sinirlerinde
çok büyük ve çok çabuk yıpratıcı ve olumsuz tesirler yapar. Beyin üzerinde
öldürücü darbeleri vardır. Beyin sinirlerini zedeleyerek kısmî felçlere ve
muhtelif hastalıklara sebep olur. Göz sinirlerini tahrip ederek gözlerin
bozulmasına sebep olur. Kalp hücrelerini zedeler ve yorar. Kalp hücrelerinde
meydana gelen yorgunluk, “miyokard” denilen kalp adalesinin eskimesine ve
yıpranmasına yol açar. Böbrekte yara açar, kanın süzülmesini aksatır. Yaralı
böbrek idrardaki zehirleri süzemez hale gelir. Bu zehirli maddeler kana karışır
ve “üremi” denilen kan zehirlenmesine yol açar. Damarlarda kireçlenme meydana
getirir. Bu ise erken bunamaya sebep olur. Hücreleri uyuşturur, vücudun
hastalıklara karşı mukavemetini kırar. Karaciğerin, kan yığılmasıyla önce
büyümesine, sonra büzülmesine yol açar.
Netice itibariyle içki içmek, hayatına kıymet veren, kazancının değerini
bilen, kul hakkını gözeten ve sağlığına önem veren akıllı kimselerin yapacağı
şey değildir. Nitekim Peygamber Efendimiz (asm), “İçki bütün kötülüklerin
anasıdır”2 buyurmuştur.
İçkinin uhrevî zararları fizikî ve sosyal bünyemiz üzerinde değil;—Allah
affetmediği takdirde—benliğimiz, kişiliğimiz, karakterimiz, varlığımız,
maneviyatımız, ebedî ümitlerimiz, saadetimiz ve sevincimiz üzerinde tam bir
yıkım getirir. Çünkü Allah’ın açık nehyine ve yasağına karşı duyarsız
kalınmıştır.
İçki büyük günahlardandır. Ancak Allah’ın affı, merhameti ve mağfireti
geniştir. Kim günahı terk eder ve Allah’a dönerse, Allah’ın af ve mağfiretinin—inş—onunla
olacağına dair kuvvetli haberler ve müjdeler vardır. Allah bütün günahları
bağışlar ve siler.3 Yeter ki kul, Rabb’ine bir adım atsın.
Yeter ki kul haramı helâl, helâlı haram saymasın ve hiçbir şeyi ortak
koşmayarak O’na dönsün, tevbe etsin; yerle gök arası günahları da olsa, Allah
affeder.4
İçkili iken veya sarhoşken namaz kılınmaz. Fakat sarhoş değilken, ne
okuduğunu ve ne söylediğini bilmek şartıyla, namaz kılınır. Halk arasında içki
alındıktan sonra kırk gün namazın kabul olmayacağı veya içki alanın kırk gün
namaz kılamayacağı tarzındaki hüküm doğru değildir.
Sarhoşluk geçtikten sonra pişmanlık duyulabilir, bir daha içki
kullanmayacağına dair Allah’a
içtenlikle söz verilebilir, tevbe ve istiğfar yapılabilir ve tabiî ki
namaz kılınabilir. Kul ile Allah arasına kim girebilir ki?
Dipnotlar:
1- Mâide Sûresi, 5/90, 910
2- Suyûtî, Câmi’üs-Sağîr, 2/12
3- Zümer Sûresi, 39/53
4- Riyâzu’s-Sâlihîn, 412
Süleyman KÖSMENE 23.01.2008
E-Posta: fikihgunlugu@yeniasya.com.tr