Kürtaj
yaptıran kişi c.c. huzurunda cinayetlemi yargılanacak.Ayrıca kürtaj edilen çocuk
ahirette nerededir ve annesini Allah c.c. ya şikayet edecek mi?
“Kadınlarınızın hayırlısı çocuk yapmaya elverişli olandır,” “Evlat kokusu
Cennet kokusundandır” ve “Hayırlı evlat dünyada nur, âhirette sürurdur”
mealindeki hadis-i şeriflerde çocuk sahibi olmak teşvik edilmiştir.
Bu meseleye bu kadar ehemmiyet veren dinimiz, çocuk ana rahmine düştükten
sonra doğuncaya kadar hep onu korumuş, anne-babaya da birtakım mes’uliyetler
yüklemiştir. Hiçbir sebep yokken, keyfî ve mevhum sebepler ileri sürerek “cenin”
tabir edilen ana rahmindeki çocuğun varlığına son vermeye müsaade etmemiştir.
Böyle bir suçu işleyenleri “câni” olarak görmüştür. Çünkü “cenin” bir insan
mesabesindedir.
Çocuk canlı hale geldikten sonra artık bir insan olarak kabul
edildiğinden, onu düşürmek, bugünkü tıbbî tabirle “kürtaj” yaptırmak, yetişkin
bir insanı öldürmek gibidir. Şayet henüz “canlı” değilse; bu halde iken kürtaj
yaptırmak ise, bir masumun hayata gelmesine mâni olmak sayıldığından, yine büyük
bir mes’uliyeti gerektirmektedir. Kendi güzelliğini düşünerek bu hatayı işleyen
kadınları Ömer Nasuhi merhum şöyle anlatmaktadır:
“Mücerred gençlik çağının kendilerine verilmiş olduğu güzelliği, taraveti
(tazeliği ) muhafaza arzusuyla bu cinayeti irtikâp edenler de canavar tabiatlı
insanlar demektir. Acaba böyle taş yürekli bir valide, doğurduğu yavrusunu diri
diri yiyen bir canavardan daha aşağı bir mahiyette değil midir?”
Haklı gerekçelere dayanmadan kürtaj yapanları “tazir” cezasına çarptıran
İslâm hukuku, kendi imkân ve ölçüleri içinde bu engelleyici tedbirleri almıştır.
Fakat bu arada haklı sebebe dayandığı zaman da, ruhsat tarafını ve çıkar yolu
göstermiştir.
Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu’nu esas alarak bu husustaki hükmü şu şekilde
özetlememiz mümkün olacaktır:
Muhakkak bir özür ve zaruret dolayısıyla bazı ceninleri düşürmek cinayet
sayılmayacağı gibi, maddî ve mânevî bir mes’uliyeti de gerektirmez. Şöyle ki:
Henüz âzası belirmemiş olan bir cenin, annesinin hayatına tesir edecek
sıhhî bir sebepten dolayı tıbbî bir tetkik, muayene ve teşhis sonunda
aldırılabilir.
Bu arada şöyle bir izah da getirilmektedir:
Bir kadın kucağında süt emen çocuğu varken hâmile kalsa, bu arada yavaş
yavaş sütü kesilmeye başlasa, çocuk süte doymayıp aç kalsa, ailenin süt anne
tutmaya imkânı da yoksa, bu arada çocuğun hastalanıp ölme tehlikesi de vaki
olacaksa; bu takdirde henüz çocuğu düşürmek caizdir. Çünkü bu şekildeki bir
cenin, teşekkül etmiş bir insan sayılmayıp et parçası veya kan pıhtısı
hükmündedir. Kucakta bulunan çocuk ise yaşayan bir insandır. Bu bakımdan
hayattaki çocuğu korumak için kürtaj yaptırmanın mahzuru yoktur.(Istılahat-ı
Fıkhiyye Kamusu,3: 145-149. )
Ceninin oluşmaması için anaya zarar vermeden her hangi bir metoda baş
vurmak caizdir. Yeter ki kökten döllenmeye son verecek bir metoda başvurulmasın.
Cenin oluşmuş ise durum değişir. Gazali ve bir çok Maliki alimlerine göre ciddi
bir mazeret olmadan ceninin ilk günlerinde de olsa kürtaj yapmak haramdır.
Bazı İslâm hukukçularına göre de cenin üzerine 42 gün geçmeden evvel
kürtaj yapılabilir. 42 gün diyoruz; çünkü Müslim'in rivayetine göre nutfe
üzerine 42 gün geçtikten sonra Cenabı Allah bir melek gönderir, ona biçim verir,
kulak ve gözünü yapmaya başlar. Yani cenin üzerine 42 gün geçerse o artık
şekillenme sürecine girdiği için müdahale etmek caiz değildir. (Halil GÜNENÇ,
Günümüz Meselelerine Fetvalar II. 326)
Bu müddeti geçtikten sonra kürtaj yaptırmak caiz değildir. Çünkü organları
kısmen beliren cenin bir insan hükmündedir. Bu hale gelmiş olan bir cenini
düşürmek canlı bir insanı öldürmekle aynıdır.
Yukarıda bahsi geçen ruhsatla birlikte, bilhassa zamanımızda çocuk eskiden
olduğu gibi anne sütüne muhtaç olmadan da gıdasını alabilmektedir. Bunun için
şayet çocuk mamayı yiyebiliyor, ailenin bütçesi de bu masrafı
karşılayabiliyorsa, en uygun olanı kürtaja başvurmamaktır. Fakat çocuk memeden
kesildiği takdirde hastalanıyor, zayıflıyor, hatta hayatî bir tehlikeye
düşüyorsa, yukarıdaki ruhsattan istifade edilebilir. Fakat her aile, en iyisi,
kendi imkân ve şartlarını nazara alarak bu hükümlerden istifade etmelidir.
Bu arada, anne-baba “kürtaj” gibi istenmeyen bir çareye gerek kalmadan,
çocuk sütten kesilinceye kadar azil ve doğum kontrolü yollarıyla daha tehlikesiz
bir tedbire de başvurabilirler.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet Editör