Bilindiği
gibi onun sünnetinin büyük bir kısmı insanlığın yarısını teşkil eden kadınlarla
ilgilidir. Bu bilgileri diğer müslüman kadınlara iletebilmek ancak yaşları ve
hayat şartları itibariyle çok çeşitli kadınlar vasıtasıyla mümkündü.
Hz peygamberin hanımları kendi dönemlerindeki kadınların hukuk danışmanları
oldukları gibi kendilerinden sonraki hanımlar için de önemli bir bilgi kaynağını
oluşturmuşlardır. Bu görevlerine Kur'an-ı Kerim de işaret edilmiştir. Bunun
hikmetlerinden biriside hz peygamberin hak olduğunun bir delilinin burada
bulunmasıdır.
Şöyle ki insanın özel hayatında her türlü ikiyüzlülük örtüleri düşer kişinin
ne olduğu tam olarak ortaya çıkar. Çünkü birisinin uzun süre ve özel hayatına
girmiş bir çok zeki insanın dikkatli gözlemleri altında kendi gerçek kişiliğini
gizlemesi mümkün değildir. Eğer Hz peygamberin en küçük bir ikiyüzlülük ve
samimiyetsizliği bulunsaydı bu mutlaka farkedilir ve yayılırdı. Oysa bakıyoruz
ki bütün o hanımlar Hz Peygamberin sağlam karakteri üzerinde ittifak ediyorlar.
Değişik fıtrat ve kabiliyetteki Peygamber hanımları ümmete ders verme
görevini en iyi bir şekilde yapmışlardır. Müslüman kadınlar gelip onlardan özel
durumları sorup öğreniyorlardı.
Bunlardan
1. Hz Aişe 2000 den fazla hadis rivayet etmiş ve müslümanların birçok özel
sorularına cevap vermiştir. Resulullahtan sonra yaşayan tüm hanımları yıllarca
müminlerin sorularına cevap verip İslamî kaynağın zenginleşmesine sebep
olmuşlardır.
2. Evlilik bağı, o çağın insanları arasında en etkili dostluk ve anlaşma
olarak algılanıyordu.
Evlendiği hanımların bir kısmı ise bazı toplulukların İslamiyete
ısındırılması için bir akrabalık bağı oluşturmak gibi siyasi sebepler taşıyordu.
Nitekim bu evlilikler dinin yayılmasında çok etkili olmuş birçok düşman kabile
ve kişiler bu şekilde müslüman olmuşlardır.
3.Yine evlendiği hanımların bir kısmı ise savaş sonunda çocuklarıyla dul
kalmış yaşlı kadınlardı ki bunların himayesi sağlanıyordu. Bu yardım başka türlü
yapılamazdı çünkü kadınlar 60-65 yaşında bile olsalar buşekilde dedikodu
kaçınılmaz olurdu. Hz Aişeye münafıklar tarafından iftira atılması bu durumun
hassasiyetini ortaya koyuyordu. Zaten bu evlilikleri kadınların istek ve
rızaları ile olmuştu.
4. Hz Muhammed hiç adet olmadığı halde (bilhassa toplumun yüksek mevkisinde
bulunanlara) Mariye ve Safiyye adlı cariye(esir kadın) ile evlenerek toplumun
cariyelere bakış açısını değiştirmiştir. Onlardan evlenmeden de faydalanmak
mümkün olduğu halde evlenerek statülerini yükseltti.
Onun evlenmelerinden herbirisi ya dini ya toplumsal yada siyasi bir hedef
güdüyordu. Evlilikleri nefis için yapsaydı dul, yaşlı kadınlarla ve cariyelerle
evlenmek yerine en genç ve güzel kadınlarla evlenmek onun elindeydi.
Hz Muhammed (s ) evliliklerini nefsi için yapmamıştır?
Öncelikle onun gençliğine baktığımızda çok edepli bir gençlik sürdüğünü
görüyoruz. Misyo Miyor ; "Muhammed'in Hayatı" adlı eserinde diyor ki :
"Elimizdeki bütün kaynaklar müttefiktirler ki, Muhammed gençliğinde çok
namuskar ve edebte emsali görülmeyen bir kimse imiş."
Hz. Muhammed (s ) evliliklerini nefsi için yapmadığına dair sayısız delil
vardır. Bunlardan bazıları ise;
1. nefsini düşünen hiçbir kimse 25 yaşında iken 40 yaşındaki bir dul hanımla
evlenmez. Evlense bile bilhassa çok evliliğin yapılabildiği bir ortamda bu
evliliği 25 sene, hanımı tamamen yaşlanana kadar devam ettirmez.
2. Peygamberlik gibi mutlak bir otorite ile birlikte devlet başkanlığı da
kendisine ait iken nefsine düşkün olsaydı sadece Hz Aişe bakire olmak üzere
evliliklerini aşağıda belirtilen şartlardaki hanımlarla mı yapardı!
Evlendiği hanımlar:
Hz. Sevde: 53 yaşında, dul.
Hz. Aişe: Peygamberimizin dul olmayan tek eşidir.
Hz. Hafsa: Dul,
Huzeyfe kızı Zeynep: 60 yaşında dul,
Ümmü Seleme: 65 yaşında 4 çocuklu dul,
Cahş kızı Zeynep: Dul,
Ümmü Habîbe: 55 yaşında dul,
Cüveyriye, Safiye: Esir (esir ve cariyelerle evlenmek adet değildi)
Meymune: 2 çocuklu dul,
Mısırlı Mariye: Cariye
Nefsine düşkün mutlak otoriteli bir devlet yöneticisinin 65 yaşındaki 4
çocuklu yaşlı bir hanımla evlenebileceğine ihtimal vermek mümkün değildir. Hele
o ülke insanların erken olgunlaşıp erken yaşlandığı bir yer ise.
3. Yakınında bulunan ve her fırsatta hatasını arayan o zaman müşrikleri ona
bu konuda en ufak bir karalama yapmamışlardır.
Nübüvvet davasını ilan ettiğinde kendisine seni başımıza getirelim, yada
istersen para verip zengin yapalım yada en güzel kızlarımızla evlendirelim
demeleri üzerine "Bir elime Ay'ı bir elime Güneş'i verseniz yine davamdan
vazgeçmem" demiştir.
Kaynak: http://www.islamicevaplar.org/